30 Ocak 2012 Pazartesi

Hayatın Anlamı

Hem sabahtan akşama kadar canım çıkana kadar ofiste çalışacağım sonra da çılgın İstanbul trafiği içinde bitap bir şekilde eve varacağım, akşam ne yiyeceğiz derdiyle apar topar yemek hazırlayacağım, saçma sapan dizilerden birine takılacağım ve uykum gelip uyuyacağım ve bana kendimi toparlayacak sadece haftasonu kalmışken anlamlı bir hayat yaşadığımı düşüneceğim. Açıkçası iş çıkışı yapılacak pek bir alternatif de kalmıyor. Arkadaşlarımın çoğu ya spora gidiyor ya sinemaya ya da AVMlere. Havaların soğuk olmasının da etkisi var bunda tabii. Hafta içi dışarı çıkmıyorum genelde aşırı yorgun olduğum için. Çok mu pesimistim bilmiyorum ama ofis çalışanlarının en azından haftaiçi çok da anlamlı bir hayat yaşaması pek mümkün görünmüyor bana. Polyanna'yı oynuyormuşuz gibi hissediyorum, Starbucks'ta kahve içerek, yeni açılan çok popüler bir yerde yemek yiyerek, herkesin konuştuğu o filmi izlemek için sinemaya giderek, indirim başlamış haydi alışverişe, off çok bunaldım gece dışarı çıkayım bari diyerek sistem içinde eriyerek kazandığımız paraları yine sistemin sağlığı için harcıyoruz. Ve anlamlı bir hayat yaşadığımızı düşünüyoruz. Bilmiyorum hayatın anlamını böyle şeylerde bulmasak zaten kurumsal yaşama devam etmemiz mümkün olmazdı :)


24 Ocak 2012 Salı

patrondan nefret ediyorum!

Aslında sürekli patronlardan şikayetçi bir profil çizmek istemiyorum ama sanırım benim şansıma çalıştığım insanlar hep arıza oldu, çok az kişiyi gerçekten örnek alabildim kendime, diğerleri de bana ileride nasıl bir  yönetici olmayacağımı öğrettiler, eh bu da bir kar sayılır belki de.
Proje bazlı çalıştığım için sürekli başka kişilerle beraber çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum. Bir süredir beraber çalıştığım insan ise beni delirtmek yönünde ciddi çaba harcıyor. Neyse ki önümüzdeki günlerde (umarım!) şu an üzerinde çalışıyor olduğumuz proje tamamlanacak ve ben de bir daha bu kişiyle iş üretmeye çalışmayacağım.
Projeye ikimiz de aynı zamanda atandık ancak bu insan hiçbir şey öğrenmeye meraklı olmadığı gibi tüm işi bana yaptırma çabası içinde oldu her zaman. Ve işin daha da ironik tarafı hiçbir şey bilmediğinin farkında olmaması ve sürekli beni bir şey bilmemekle suçlaması. Öncelerde bu duruma çok içerliyordum, üzülüyordum, hatta ofiste sinirimden ağladığım bile oldu. Şimdi ise çok tuhaf birine dönüştüm. Bana bir şey soruyor, kibarca anlatıyorum, tabii ki anlamıyor en az 10 kez daha soruyor, ben çileden çıkıyorum sonra bana otorite taslamaya çalışıyor. Hiç kimse kusura bakmasın ama karakteri olmayan bir insan hangi mevkide olursa olsun ben ona saygı duyamam.
Sinirlerim gerçekten çok geriliyor ve bu insanın içinde herhangi bir  şekilde iyi niyet taşıdığına zerre kadar inanmıyorum!



22 Ocak 2012 Pazar

iş arkadaşından yakın arkadaş olur mu?

İş arkadaşı korkutucudur ilk başta, görünürde çok samimidir sizinle ama her iki taraf da her an gelecek kazığa hazırlıklı olmak zorundadır bu nedenle de samimi görüntünün altında yapay tavırlar vardır.

Kendi açımdan baktığımda şu an görüştüğüm samimi arkadaşlarımın çoğu işyerinden arkadaşlarım. Aynı ekipte beraber çalıştığım bir arkadaşım var mesela, iş dışında da sürekli görüşürüz. Ya da başka departmanlardan arkadaşlarım var, beraber çalışmıyoruz ama beraber dışarı çıkarız, aynı evde kalırız hatta tatile bile beraber gittiğim kişiler oldu. Bu konuda kendimi gerçekten şanslı hissediyorum, çünkü hem keyifli zaman geçiriyorum arkadaşlarımla hem de işyerinde canımı sıkan bir şey olduğunda beni çok iyi anlayabiliyorlar, açıkçası hayatım onlar olmadan anlamsız olurdu.

Yine de arkadaş seçiminde hata yapabiliyorum tabii ki. Geçenlerde bir arkadaşıma işte olan bitenlerle ilgili dert yanıyordum ve bana bir işveren gözüyle yaklaştığına şahit oldum. Adeta şikayet ettiğim patronlar gibi konuşuyordu ve bu sahte yüzünü görünce çok şaşırdım. Bana tuhaf gelen şu; bu konuşmayı patronla da yapsam aynı şeyi söylerdi o zaman bu kişi benim yakın arkadaşım değil, sadece iş arkadaşım. Yıllardır maskeleri takıp dolaşamadığım için bir türlü işte başka normalde başka olan insanlardan koşarak kaçıyorum artık! Çünkü hangi yüzlerinin gerçek olduğunu anlayamıyorum.







15 Ocak 2012 Pazar

en güzel günler geride kaldı!

Üniversitemin son senesinde, en güzel günlerimin biteceğinin bilinciyle hareket ettim, bol bol gezdim, doğru düzgün ders çalışmadım ve canım ne istiyorsa yaptım bol bol zamanım varken. Şimdi geriye döndüğümde: "İyi ki öyle yapmışım!" diyorum. Çünkü artık çalışıyorum, evet param var ama artık özgür değilim, bir ofise bağımlı yaşıyorum :(


12 Ocak 2012 Perşembe

Sıkıldım

Beynime sürekli ihtiyacım olmayan ve de olmayacak bilgileri yüklemekten sıkıldım.
İnsanların genelde birbirine benzemesinden ve farklı insanlarla benzer muhabbetleri yapmaktan sıkıldım.
Her sabah erkenden uyanmaktan ve kahvaltıda tost ya da sandviç yemekten sıkıldım.
Her sabah en büyük dileğimin serviste uyuyabilmek olmasından sıkıldım.
Her gün aynı rutin içinde işe gidip gelmekten sıkıldım.
İnsanların bende dalga geçecek enerjiyi bile uyandıramayacak derecede salak olmasından sıkıldım.
Sevdiklerime yeterince vakit ayıramamaktan sıkıldım.
Hep bir şeyler yapmam gerekirken sürekli ertelemekten sıkıldım.